22 Haziran 2010 Salı

Be Zeman u Be Zıman*






İsmet Özel’e armağan

Bir masal miktarı kadar ölüp ölüp gideceğim, beğenirsek birbirimizi neden olsun
Beğenmezse ölüm belki hatıra fotoğrafı çektiririz, hastalıklı bir kız gibi öksürür şiir
Taşa tutar tanımadığımız gitmek üzereyken tanıdığımız yol konuşkanlıkları kadar
Yazılır ezbere vurulan her hasım hısım olur belki halamın suçu neydi kocasının içi
Mermi dolusu keder ile doldurulduğunda zannedilip oyuncak bir bebek suretinde
Kundaklanmamışken oğul diye bellenilen kundağında kuş sesi zannettiğinde annesinin
Kalbinden düşen sessiz ağıdı, yazılmalıdır belki daha doğmamış olanın hicrana düştüğü
Dünya sekine edinirdi kendine, sükûta erişirdi dili kesilmiş her kekeme, en çok anlatırken

Postallar ürürdü yürürdü sonrasında yağmurlu bir gün kadar dedemin yüzünde
Çoban olurdu koyun güderdi kavalının sebebinde babamın düşleri, soğana ve ekmeğe
And olsun ki kanaat getirirdi kanaat önderi olmayan babam en çok annemin gözlerine baktığında Hikâyeler anlatırdı meselâ bunu gördüm de ben en çok sustuğunda yolluk edinilmiş ırgatlığı
Pamuk tarlasına emanet ederdi genç kızlığını, toprağın geri dönüşüm fabrikasında kana boyanırdı
Yüzümün hayata bakarken borçlanan yanı, kırmızı ışıktan geçtin kalbim, ihlal kuralısın

*Zaman Dilsiz Kaldığında
İrfan Dağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder